Depresyon ve Üzüntü: Görünenden Fazlası
Yazar: Psk. Heval Erdoğan
Depresyon, toplumda sıkça karşılaşılan ancak hâlâ yanlış anlaşılan bir ruh sağlığı problemidir. Pek çok kişi depresyonu üzüntüyle karıştırmakta ve bu durum, yanlış yaklaşımlar ve yetersiz tedavilere yol açmaktadır. Oysa depresyon ve üzüntü arasında temel farklar bulunmaktadır.
Üzüntü, belirli bir olay veya durum karşısında hissedilen doğal bir duygudur. Üzgün olan bir kişi, hislerinin nedenini açıkça ifade edebilir: Örneğin bir yakınının kaybı, işini kaybetmesi veya sosyal çevresinde yaşadığı olumsuzluklar… Buna karşılık, depresyondaki birey genellikle duygularının kaynağını net bir şekilde tanımlayamayabilir.. Hayatın anlamını kaybetmiş gibi hisseder, ancak bunu somut bir nedene bağlayamaz.
Depresyonun Yanlış Yorumlanması ve Toplumsal Algı
Depresif bireyler, hissettikleri duygu durumunu açıklayamadıkları için çevrelerindeki insanlar tarafından yanlış anlaşılabilirler. Depresyon belirtileri gösteren bir kişi, mantıksız veya önemsiz görünen nedenlere odaklanarak şikayet edebilir. Bu durum, çevresindekiler tarafından hastanın abarttığı veya hasta numarası yaptığı şeklinde algılanabilir. Bunun sonucunda depresyonun kökenlerini anlamak yerine, hastalara hızlı ve yüzeysel çözümler sunulmaya çalışılır.
Depresyonun basit bir beyin kimyası bozukluğu olduğu yönündeki yaygın inanış, özellikle ilaç endüstrisi ve hızlı çözümler arayan çevreler tarafından desteklenmektedir. Ancak psikoterapi, depresyonun altında yatan gerçek nedenleri anlamada çok daha etkili bir yöntem sunar. Depresyon, bastırılan ve kabul edilmesi zor olan duyguların bir sonucu olabilir. Kişi, bilinç düzeyinde bu duygularla yüzleşmek yerine, bilinçsizce genel bir umutsuzluk hali geliştirir.
Depresyondaki bireylerin çoğu, bilinçsizce öfkelerini kendilerine yönlendirmektedir. Bu öfke, genellikle çocuklukta yaşanan ihmal veya yetişkinlikte bastırılan hayal kırıklıklarından kaynaklanabilir. Örneğin, tatmin edici olmayan bir evlilik, bastırılmış cinsel kimlik, ilgisiz ebeveynler veya geçmişte yaşanan travmalar, sosyal izolasyon, düşük özsaygı depresyonun temelinde yer alabilir.
Depresyonun Etkili Tedavisi
Depresyon tedavisinde en önemli unsur, bireyin kendi iç dünyasına dair farkındalık kazanmasını sağlamaktır. Bu süreçte destekleyici, sabırlı ve anlayışlı bir dinleyiciye ihtiyaç duyulmaktadır. Gerekli durumlarda ilaç tedavisi, kişinin terapi sürecine daha açık hale gelmesini sağlamak için destekleyici bir unsur olarak kullanılabilir. Ancak depresyonun yalnızca beyin kimyası ile açıklanması ve ilaçlarla tamamen çözülebileceği düşüncesi yetersizdir.
Hayatta kaçınılmaz olarak zorlayıcı ve acı verici olaylar yaşanacaktır. Üzüntü, insan doğasının bir parçasıdır ve diğer duyguları yaşamak kadar doğaldır. Dolayısıyla depresyondan çıkış, kişinin kendi duygularını tanımasına, anlamasına ve onları sağlıklı bir şekilde işlemesine ve sonuç olarak içinde bulunduğu döngüyü kırmasına bağlıdır.