TERAPİSTİNİZ SİZİ GERÇEKTEN DİNLER Mİ?

Yazar: Psk. Zülal Nur Özder

Bu soru, hem terapiye ilk adımı atanlar hem de sürecin içinde olanlar için oldukça doğal ve yerinde bir sorgulamadır. Birçok danışan, terapiye başlamadan önce aklında benzer sorular taşır: 

“Gerçekten bu kadar süre dinlenebilir miyim?”, “Terapistim beni ciddiye alacak mı?”, “Yoksa sadece başını sallayıp onaylayacak mı?”

Bu sorulardan muhtemelen sonsuz tane oluşturabiliriz; ancak siz ana temayı anladınız: Terapistlerimiz bizi gerçekten dinler, anlamaya çalışır ve bizimle ilgilenirler mi?

Çok haklı ve yerinde sorulardır bunlar. Baktığımız zaman mesleğin özü budur: insana insan olarak destek olmak. Yanlış anlaşılmasın, bu cümle arkadaşlık, dostluk gibi bir insanlığı kast etmiyor elbette; aksine bambaşka bir boyutu ifade ediyor. Terapi, iki insan arasında olabilecek en insani ilişkidir belki de. Dostluktan, aileden, kültürden her şeyden beslenir; bir dostunuza anlatır gibi kendinizi paylaşırsınız, yeri geldiğinde bir öğretmen gibi olur, bazen de terapisti farklı bir şekilde de olsa aile kimliğinize istemeden dahil edip en yakınınıza alırsınız. Ancak bir yandan da onunla ticari bir ilişkiniz vardır.

Terapi odası çok başka bir yer olmalıdır bana sorarsanız. Her şeyin dahil edildiği ama hiçbir şeyi tamamen barındırmayan bir ilişki kurarsınız terapistinizle. Buna bir örnek vermek gerekirse, bütün normlardan bağımsız şekilde aklınızdan geçen en aşağılayıcı ya da utanç verici şeylerinizi paylaşırsınız ama bunun vereceği acıyı bir tek  oradayken hissetmeme şansına sahip olursunuz. Sözün özü, terapistimizle kurduğumuz ilişki özgün bir ilişkidir. Hatta bu özgünlük, sürecin devamlılığına ve gelişimine en büyük faydayı sağlayan parçalardan biridir; buna da terapötik ilişki/ittifak denir.

Elimizde bilimsel araştırmalar da dahil olmak üzere, bütün bu karmaşık sürece dair katkısını netleştirmiş olan önemli bir meseledir terapötik ilişki. Yani sorumuzun cevabı dolaylı yoldan evettir, çünkü zaten bu bağı kuramadığınız bir süreçin sizin için pozitif geçmesi de bir mucize, plasebo ya da geçici bir durum olacaktır. Eğer özellikle terapistinizle bu bağı kurduğunuzu hissediyorsanız cevabınız: 

Evet, terapistiniz sizi dinliyor.

Evet, sizi gerçekten umursuyor.

Ve evet, gerçekten size bir insan gibi yaklaşıyor.

Terapistlik özel bir meslektir, içerisindeki ticari ilişki onu metalaştıramaz, insan faktöründen ayıramaz. Hem terapistin, hem de danışanın duyguları dışarı çıkarılamaz. İki dünya vardır ister istemez ve çoğunlukla bu iki dünya ortak bir akış bulur. Elbette her terapist mükemmeldir ya da bunu kesinlikle yapar diyemeyiz. Biraz şans işidir de, bazen sular aynı akışta ilerleyemez. Ancak şuna inanıyorum ki, kimi seçerseniz seçin, birçok kişiyle aynı akışta olmanın bir yolunu bulabilirsiniz. Tam olarak bu sebeple, bir terapistle sürece başladığınızda ilişkiye bir şans verin. Erkenden pes etmeyin ve sizi terapi sürecinden uzaklaştıran şeyler varsa bunların gerçekten ne olduğunu kendinize sormayı ihmal etmeyin.